atatürk‘Bu benim kişisel meselem’ Dediği Hatay artık tam bir harabeye dönmüştür. Depremden sonra Hatay’da üç gün geçirdim. ‘Baraj patladı’ yalanıyla olay yerindeydim, ‘ölüm riskine rağmen’ binalara girerek tuvalet ihtiyacını karşılamak isteyenlerin girilemeyen binalara girerek gördük, girmeye çalıştım. kurtarma çabalarına elimden geldiğince yardımcı olmak…
Üç gün geçirdiğim Hatay’dan dilim dönünce anlatacaklarım bunlar ?
6 Şubat’ta biz yataklarımızda uyurken Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem nedeniyle bir çoğumuz telefon bildirimleriyle uyandık.
O büyük şokun ardından acı haberler arka arkaya gelirken çantamı topladım ve en çok kayıp verilen illerden biri olan Hatay’a doğru yola çıktım.
Herkes gibi ben de haykırdım, haykırmaya devam ediyorum: Tuvalet sorunu çözülmezse salgın felaket çıkar!
Tuvalet, hayattaki temel ihtiyaçlarımızdan biridir. İnsanlar bunu ortadan kaldırmak için ölülerle bile ilgilenirler.
“Hatay’da baraj patladı, herkes kaçıyor, ortalık karıştı” tweetleri sonrası yapılan açıklamaları, yalanlamaları hepiniz görmüşsünüzdür. Peki nerede oldu, nasıl oldu, sonrasında ne oldu, hiç duydunuz mu? Satınalma detayları:
Kısa bir süre sonra araya giren güvenlik güçleri ihbarın asılsız olduğunu ve herkesin sakin bir şekilde çadırına dönmesi gerektiğini duyurdu.
“Yağmacılar var mı? Gerçekten insanlar canlarıyla uğraşırken birileri ‘maddi’ şeylerin peşinden gidebilir mi?” gibi sorularınız varsa hemen cevaplayalım: Evet o kadar çok ganimet var ki sadece marketler, spor mağazaları değil. , beyaz eşya mağazaları, kuyumcular, hatta yerli olanlar. iç giyim mağazaları!
4-5 saat kadar depremzede ile oturup gecenin soğuğunda sohbet ettik. Adı Mehmet, 33 yaşında. Mehmet’in de 10 yaşında bir kızı var. İlk depremde oturdukları bina çöktü. Mehmet, deprem başlar başlamaz ani hareketlerle önce kızına sarılır, ardından eşini elinden tutarak binadan dışarı çıkarır. Ve çıkarıyorum derken evi 1. katta merdivenler çöktüğü için önce kucağında kızıyla 1. katın penceresinden aşağı atılıyor, sonra da eşi içeri atlıyor… Gözyaşlarını tutabilirsen Mehmet’in anlattıkları şöyle:
Anlatacağım o kadar çok şey var ki, o kadar çok hikaye var ki… Soğuk hava, çocukların hali, evladını kaybeden insanların, eşlerinin, anne babalarının, depremzedelerden 1000 TL almaya çalışan otobüs firmalarının ruh halleri. şehri terk etmek istiyorum… Çektiğim ‘çok acı’ görüntülerle sizleri baş başa bırakıyorum.